Yayınlanma Tarihi: 27 Şubat 2018 Salı

26. Yılında “Hocalı Katliamı”nı Andık

Üniversitemiz Türk Dünyası Araştırmaları Öğrenci Topluluğu (TÜDAT) tarafından düzenlenen “26. Yılında Tarihin Kara Gecesi Hocalı Katliamı Anma Programı”, Akademisyen ve Köşe Yazarı Doç. Dr. Kürşad Zorlu’nun konuşmacı olarak katılımıyla Erol Olçok Konferans Salonunda gerçekleştirildi. 

Program öncesinde, Doç. Dr. Kürşad Zorlu Rektörümüz Prof. Dr. Reha Metin Alkan’ı makamında ziyaret etti.

Üniversitemizde “26. Yılında Tarihin Kara Gecesi Hocalı Katliamı” Anma Programında konuşma yapmak üzere ilimize gelen Doç. Dr. Kürşad Zorlu, Hocalı Katliamı ile Afrin Harekatına ve Türk Dünyası ilişkin bilgi paylaşımında bulunarak böylesi anlamlı bir etkinliğe katılmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. 

Rektörümüz Prof. Dr. Reha Metin Alkan ise Üniversitemize gelerek bu anlamlı günde yapacağı sunumundan ötürü Doç. Dr. Kürşad Zorlu’yu tebrik ederek Üniversitemizin milli birlik ve beraberliği esas alan, yerlilik ve milliliği odağında tutan bakış açısıyla yapılan etkinliklere ev sahipliği yapmaktan onur duyduğunu ve iş birlikleri yapmaya her zaman açık olduklarını dile getirdi.

Yapılan ziyaretin ardından “26. Yılında Tarihin Kara Gecesi Hocalı Katliamı” Anma Programı, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Doç. Dr. Kürşad Zorlu’nun özgeçmişinin okunmasıyla etkinliğe geçildi.

Programın açış konuşmasını Türk Dünyası ve Araştırma Topluluğu (TÜDAT) Başkanı Osman Çulha yaptı.  Konuşmasında Osman Çulha,  öğrenci topluluğunun kurulduğu günden bugüne gayesinin Türk’ün tarihi boyunca yaşamış olduğu acıyı da sevinci de hatırlamak ve hatırlatmak amacında olduğunu ifade ederek “Bugün acılı, kederli, yaslı günümüz. Bugün zulme maruz kaldığımız gün. Bundan 26 yıl önce 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın yukarı Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türk’ü, iki saat içerisinde Ermeni silahlı güçlerince ve Rus desteğiyle vahşice katledilmiştir.” ifadelerine yer verdi.  

“Sadece Türk oldukları için bu zulme bu kıyıma maruz bırakılan soydaşlarımızı anmak, onların acısını hatırlamak ve tarihten de ibret alarak milletimize istikamet çizmek noktasında bugün burada bir araya gelmiş bulunuyoruz.” diye konuşan Çulha, “Aynı zamanda sadece Hocalı değil, Kırım’da, Karabağ’da, Kerkük’te, Bayırbucak’ta, Doğu Türkistan’da da insanlık dışı uygulamalar, hak gaspları, zulümler, ölümleri suikastler devam etmektedir. Soydaşlarımız binlerce yıllık vatandaşlarından göçe zorlanmaktadır. Kalanlar ise baskılara, dayatmalara uğramaktadır. Bu vesileyle Hocalı’da ve dünyanın değişik coğrafyalarında hayatlarını kaybeden soydaşlarımıza, kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor mazlum Türk topluluklarının selamete, refaha ulaşmasını Allah’tan niyaz ediyoruz. Afrin’de vatanımızın bekası, milletimizin güvenliği ve bölge halkının terörden kurtulması için canla başla mücadele veren kahraman Türk ordusuna muzafferiyetler diliyor programın hazırlanmasında Rektörümüze teşekkür ediyorum.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Açılış konuşmasının ardından Doç. Dr. Kürşad Zorlu ise “Yüzyılın Vahşeti Hocalı Soykırımı” konulu sunumunda bugün Türkiye, Azerbaycan ve başka birçok Türk devletinin en büyük sorununun birliktelik ve beraberliklerini sahaya taşıyamamaları sorunu yaşadığını ifade ederek Karabağ Meselesi, Hocalı Katliamı ve sözde Ermeni Soykırımı’nın hepsinin bir bütün olduğunu belirterek Ermenilerin 1925’te iddia ettikleri bir takım hadiseleri, bir kısım yalan belgeleri kullanarak ve arkalarına aldıkları diasporoyla küresel sermayeyle içerisinde konuşlanma avantajlarıyla Türkiye’ye karşı her yıl sözde Ermeni soykırımı iddiasında bulunduklarına dikkat çekti. Türkiye’nin ciddi bir süre bu iddialar karşısında aktif olmak yerine sürekli savunma pozisyonunda olan çalışmalarını güncelleyemeyen bir dezavantajla karşı karşıya kaldığını belirten Zorlu, siyasette, ekonomide sosyal yaşamda, medya yapıcılarında ve kamuoyu oluşturma sisteminde Türkiye’nin tezlerine inanmayan insanların varlığına işaret etti.

Doç. Dr. Kürşad Zorlu, 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesinde soykırımın “ulusla, ırksal, etnik ya da dinsel bir grubu bu haliyle tamamen ya da kısmen yok etme kastıyla işlenen eylemler” olarak tanımlandığını ifade etti. Hocalı’da yapılan katliamın nedenlerini de açıklayan Zorlu, bölgenin stratejik bir önem sahip olduğunu, göç sürülerinin buradan geçtiğini, arazisinin tarıma elverişli olduğunu ve Dağlık Karabağ’daki tek havalimanının burada olduğunu belirterek “Bölgeyi kuşatmak isteyen Ermenistan askeri malzeme indirmek istediğinde burayı kullanmak zorunda. İkincisi bütün karayolları buradan geçmekte. Yollarının kesiştiği noktada. O gün Hocalı’da 106’sı kadın 613 kişi alçakça katledildi. Ya Karabağ ya ölüm diyoruz başka yolu yok. Biz ırkçı bir millet değiliz. Nefretimizi büyük bir vakurla yaşamayı bilen devletiz.” ifadelerine yer verdi.

Türk milletinin hiçbir zaman hiçbir millete sömürge gözüyle bakmadığının altını çizen Zorlu, şunları kaydetti: “Biz Türk milleti olarak hiçbir zaman arada boşluk bırakmaksızın dünya tarihinde devlet olarak devam etmiş tek milletiz. Bu millet hiçbir vakit sömürge olmadığı gibi hiçbir millete de sömürge olarak yaklaşmamıştır.” 

Hocalıdaki katliam ve gelişmelerin 1992 yılında birden bire ortaya çıkan gelişmeler olmadığını vurgulayan Zorlu, “18. yüzyılda temelleri atılan zihinsel bir projenin vahşi şekilde hayata geçiriliş şeklidir. Bu proje, 18. yüzyılda Deli Petro adındaki Çar’ın vasiyetnamesinde ortaya çıkıyor. Azerbaycan’ı kuşatmak için Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusuna Ermenilerin yerleştirip orada bir devlet oluşturulmasını isteyen bir vasiyet var.  Bu bölgenin yıldızı Gürcistan’dır. Gürcistan’a ulaşabilmek için Azerbaycan ve Ermenistan’ı etkisiz hale getirmek gerekmektedir. Bunun üzerinde Ruslar, hızla Karabağ bölgesini kuşatmaya yönelik çalışmalar başlatmıştır. Hocalı, Dağlık Karabağ içerisinde küçük bir yüzölçümüne sahip. Azerbaycan topraklarının beşte biri Ermenistan’ın işgali altındadır. Bu işgal gerek Avrupa Birliği gerek BM kararlarıyla tescil edilmiştir. Uluslararası kuruluşlar Ermenistan’dan burayı boşaltılmasını istemiştir. Ancak herhangi bir hareket yoktur.

Konu Ermenilere geldiğinde Ermenistan’ın çıkarları söz konusu olduğunda bir anda duymayan, görmeyen ve bu maddeleri dikkate almayan uluslararası bir camia ortaya çıkıyor. Ama Türkiye, Afrin’de ‘teröristleri söküp atacağım’ dediğinde ortalık ayağa kalkıyor” diye konuştu.

Azerbaycan’ın Türkiye için çok farklı bir yerinin olduğunu anlatan Zorlu, “Bunca sorunun içerisinde Türkiye ile Azerbaycan’ın bir arada ‘iki devlet tek millet sözünü’ kullanıyoruz. Dünyanın getirdiği şartlar, Türkiye ile Azerbaycan’ın bir olmasını sağlayacak gelişmelerle karşı karşıya bırakıyor. 2009 yılında Türk Konseyi kuruldu. Azerbaycan ve Türkiye orada uluslararası örgüte üyeler. Burası Türk Birliği’nin kuruluşunun siyasi bir zeminidir. Bir çatıya dönüşmektedir. İnşallah yakında iki ülkede, bu birliğe katılacak ve hızla büyüyecek. Milletlerin zor dönemlerinde gerçek dostluk ve kardeşliğe ihtiyacı var. Onun için Azerbaycan’ın çok farklı bir yeri var. Diğer Türk Cumhuriyetleri de çok önemli. Ancak diğer ülkelerin hala aşamadıkları sorunlar ve hala aldıkları ciddi tehditler var. Azerbaycan biraz daha farklı. Kafkasya’da bu zincirlerden biraz daha kurtularak Türkiye ile ilişkiler kurmak istiyor.” ifadelerinde bulundu.

Zorlu öğrencilere şu konuda tavsiye bulundu: “Gençler Azerbaycan’dan buraya gelen öğrencilere sahip çıkın. Onlarla etkileşiminizi farklı noktaya taşıyın. Bu gerçekle hareket ettiğimizde aşamayacağımız hiçbir problem yok” 

Zorlu son olarak şu paylaşımda bulundu: “Ermenistan devleti bir proje devletidir. Bu proje devletinin sözde Ermeni Soykırımı iddiasının altında yatan cephede savaşan Türk ordusunun cephe gerisinde zafiyete düşmesi için isyan çıkarılmasını sağlayan bir mekanizmadan ibarettir. Bunlar 150 yıllık süre içerisinde Türkiye ve Azerbaycan sınırlarına adım adım yerleştirilmişlerdir. 19. yüzyılın başından 1908 yılına kadar yaklaşık 1 milyon Ermeni, bu coğrafyaya başka coğrafyalardan getirilerek yerleştirildi. Bunlarda büyük Ermenistan devleti hayaliyle bu oyunun parçası oldular. Biz sadece meşru müdafaa yaptık. Bu soykırım, 16 ülke ve ABD’nin 19 eyaleti tarafından tanınmıştır.” 

Sunumunu tamamlayan Doç. Dr. Kürşad Zorlu, öğrencilerin sorularını cevaplandırılmasının ardından kendisine hediye takdiminde bulunuldu.



HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube