Yayınlanma Tarihi: 08 Mart 2015 Pazar

Dresden Nüshasının Bulunuşunun 200. Yılında Kitab-ı Dedem Korkut Paneli Düzenlendi

Üniversitemiz Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından Fakülte Konferans Salonunda emekli öğretim üyeleri Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un konuşmacı olarak katıldığı ve moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Atiye Nazlı'nın yaptığı “Dresden Nüshasının Bulunuşunun 200. Yılında Kitab-ı Dedem Korkut” başlıklı bir panel gerçekleştirildi.

Fuat Köprülü'nün “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar” sözüyle önemini vurguladığı Dede Korkut Hikâyelerinin bu yıl Dresden nüshasının bulunuşunun 200. yılı olması vesilesiyle hazırlanan panele, Çorum'un araştırmacı-yazarları ile öğrencilerimiz yoğun ilgi gösterdi. Panelde Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı'nın okunmasının ardından Prof. Dr. Saim Sakaoğlu ve Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun'un biyografileri hakkında, çeşitli görseller eşliğinde, bilgiler verildi.

İlk konuşmacı Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, "Dede Korkut ve Oğuzname" başlıklı konuşmasının başında Dresden nüshası üzerine yapılmış çalışmalardan bahsederek Dresden ve Vatikan nüshalarının farklarına değindi ve "boy" adlı terime dikkati çekerek bu terimin Dede Korkut Kitabındaki her hikâyede kullanılan çok özel bir form olduğunu vurguladı. Dede Korkut'taki her boyun (hikâye) bağımsız bir eser olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ercilasun, ancak bazı kahramanların hikâyelerde ortak olarak kullanıldığını da sözlerine ekledi. 15. yüzyılda sözlü gelenekte teşekkül eden Dede Korkut Hikâyelerinin 16. yüzyılın başlarında yazıya geçirildiğini de anlatan Prof. Dr. Ercilasun, bu çok bilinen tespitten sonra, 15. yüzyıldan önce de Dede Korkut Hikâyelerinin izlerine rastlamanın mümkün olduğunu belirterek konuya tarihsel ama daha az bilinen bir yönüyle bakmanın gerekliliğine değindi ve bu noktada, 14. ve 15. yüzyıldan önce iki farklı tarihî kaynakta Dede Korkut Hikâyeleri ile ilgili kayıtlara rastlandığı bilgisini verdi. Özellikle 1330 yılında yazılan Arapça bir tarihî kaynakta Türk tarihi ve mitolojisine dair ilgi çekici bilgiler olduğunu belirten Prof. Dr. Ercilasun, bu kaynağı referans göstererek o dönemde elden ele dolaşan bir Oğuzname'nin varlığına işaret ederek “Tek parça halinde olan bu Oğuzname'nin Uygur harfli bir nüshası vardır ve içinde Türklerin tarihine, hükümdarlarına ve Dede Korkut Hikâyelerine yer verilmiştir” dedi.

"Anadolu'da Derlenen Dede Korkut Hikâyelerinde Kahraman Adları" adlı konuşmasında ilk olarak Dresden nüshasında 12 hikâyenin olduğunu ancak Anadolu'da bunlardan sadece dördünün yaşadığını belirten Prof. Dr. Saim Sakaoğlu da, daha sonrasında Anadolu'daki adların her bölgeye ve ağıza göre nasıl değiştiği ile ilgili çok geniş bilgiler vererek bu hususta oldukça ilginç tespitlerde bulundu. Dede Korkut hikâyelerinde geçen bazı isimlerin bölgelere göre farklı şekillerde karşımıza çıktığını ifade eden Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Tepegöz'ün; Depegöz, Dev, Tek Cözlü Dev gibi adlarla anıldığını örnek olarak gösterdi. Konuşmasıyla dinleyicileri geniş bir isim coğrafyasında gezintiye çıkaran Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, konuyla ilgili oldukça akılda kalıcı örneklerle konuşmasını sonlandırdı.


HIZLI ERİŞİM

Instagram Twitter Facebook Youtube